Anadolu'nun bir Türk vatanı olmasında çok önemli rol oynadıkları tarih otoriteleri tarafından kabul edilen Çepnilerin Anadolu'daki varlıkları on ikinci yüzyıla kadar gitmektedir.
Anadolu’nun Türkleşmesinde oldukça etkili olan Çepniler sonraki dönemlerde siyasi anlamda da belirleyici rol oynamışlardır. Anadolu’nun bir çok bölgesinde yerleşim gösteren Çepnilerin büyük gruplar halinde hakimiyet gösterdikleri alanlar olarak Karadeniz Bölgesi olarak görülmektedir. Özellikle Giresun çevresinde egemenlik oluşturan Çepni Türkleri hem Safevi Devletinin kuruluşunda hem Milli Mücadelenin kazanılarak yeni Türk devletinin kuruluşunda etkili olmuşlardır.
Safevi Devletinin kurucularından olan Şeyh Cüneyt ile olan ilişkileri oğlu İsmail döneminde daha etkili olmuş. Bölgeden toplamış olduğu Çepniler sayesinde Doğu Anadolu ve İran’da önemli bir Türk Devleti kurmasında etkili olmuşlardır.
Şah Haydar’ın Akkoyunlu hükümdarına yenilip ölmesi üzerine kaçırılan küçük oğlu İsmail yetişkin olandan sonra Anadolu’ya gelerek Çepnilerin desteği ile büyük bir kuvvet olarak İran’a giderek Safevi Devletini kurdu. Bu süreçte en önemli kuvvetlerini Çepniler oluşturmuştur. Onunla birlikte bölgeye giden Giresunlu Çepniler geri dönmemiş Kiresunlu Türkleri adı ile İran’a yerleşmişlerdir. Safevi Devletinin her döneminde etkili olan bir unsur olmuşlardır.
Giresunlu veya Kiresunlu Türkmen-Oğuz toplumu Azerbaycan’ın Hoy, Salmaz ve Ürmiye bölgelerinde, Urmiye Gölü’nün batı kısmında yaşamaktadırlar. Güney Azerbaycan’da bu toplumun Karadeniz’in Giresun bölgesinden geldikleri kanaati hâkimdir. Çepni Türkmenlerindendirler. (Kalafat, 2005)
Tarihinde yiğit savaşçı geleneğini bozmayan Çepnilerin Milli Mücadele sürecinde tekrar yeni kurulmaya çalışılan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de temel yapı taşı olduğunu görmekteyiz.
İşgallere karşı ilk protestoların yapılması, sonrasında gönüllü Kuvayi Milliye birlikleri ile işgalci çetelere karşı mücadele etme ve bunu 42. ve 47 alaylarla pekiştirmesi Giresunlu Çepnilerin bu sürece katkılarını en iyi şekilde göstermektedir.
Milli Mücadelenin başlaması ile birlikte en başta rol alan Çepniler savaş sürecinde de Mustafa Kemal’in özel muhafızlığını da üstleneceklerdir.
İki yeni devletin kuruluşunda göstermiş oldukları fedakârlık ve yiğitlikleri ile Türk tarihinde iz bırakan bu Türk boyunu hak ettiği şekilde tanıtmak bizler için bir görev olmalıdır.
Milli Mücadele döneminde işgale uğramamasına rağmen işgallere en sert tepki gösteren şehirlerimizden olmuştur. Bunda şüphesiz şehir merkezinde yaşayan Rumların faaliyetlerinin de etkili olduğunu belirtmek gerekir.
Genelkurmay Başkanlığı’nın Türk İstiklal Harbi adlı eserde, Milli Kuvvetler sayılırken, Pontus tehlikesi ve Yunan Ordusu’nun Karadeniz’den çıkartma yapması durumunda 3000 silahlı Alparslan gurubu da Giresun’da hazırdadır, denmekteydi.
Bu bilgiler şüphesiz iyi bir asker olan Hüseyin Avni Alpaslan’ın kişisel becerisinin Giresunluların vatanseverliği ile birleşmesinden kaynaklanmaktadır. Zira bir süre sonra iki gönüllü alayın 42. ve 47 alayın oluşturulup savaşa tek sancak altında girmeleri devletin de Giresunlulara verdiği değerle alakalıdır. Çünkü askeri tarihimizde de benzer bir olay mevcut değildir.
Tarih boyunca Giresunlular devlet millet sıkıştığında iç bölge olmalarına rağmen her çağrıya anında karşılık vermişlerdir. Plevne Müdafaasında Üsküdarlı Kolağası Hüsnü Bey komutasında gönüllü bir Giresunlu bir tabur bulunmaktaydı. (Menteşeoğlu, 2014)
Osmanlı Yunan Savaşında da Giresunlular bir gönüllü alay ile savaşa katılmış olup bu savaşta altı şehit vermişlerdir. (Menteşeoğlu, 2014)
Birinci dünya savaşı başlayınca Giresun’da 94. Piyade Alayı kuruldu. Komutanı Muhtar Bey idi. (Menteşeoğlu, 2014)
Harşıt Müdafaası ve sonrasındaki tüm milli mücadele safhalarında Giresunlu Çepnilerin büyük roller oynadıkları görülmektedir. Çepnilerin genel yapısından kaynaklı sert mizaçlı vatansever olmaları yaşadıkları her devirde etkili olan bir güç olarak ortaya çıkmaktadır.
Giresun tarihinde en önemli simalardan birisi de Topal Osman Ağa’dır. I. Dünya Savaşı ile birlikte Giresun tarihi de Osman Ağa’nın tarihi ile devam etmiştir demek doğru olacaktır.
İşgallere karşı ilk protestoların yapılması, sonrasında gönüllü Kuvayi Milliye birlikleri ile işgalci çetelere karşı mücadele etme ve bunu 42. ve 47 alaylarla pekiştirmesi Giresunlu Çepnilerin bu sürece katkılarını en iyi şekilde göstermektedir.
Milli Mücadelenin başlaması ile birlikte en başta rol alan Çepniler savaş sürecinde de Mustafa Kemal’in özel muhafızlığını da üstleneceklerdir.
Giresun Müdafaa-i Milliye Reisi Osman Ağa, 20 Ocak 1921 de Büyük Millet meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa’nın maiyetlerinde kullanılmak üzere göndereceğini belirttiği askerlerin hazır olduğunu bildirir. (Menteşeoğlu, 2014)
Osman Ağa ile konuşan Mustafa Kemal Paşa en güvendiği on kişiyi kendine muhafız olarak Ankara'da bırakmasını ister. Böylece Büyük Millet Meclisi Riyaset-i Celile Muhafız Bölüğünün ilk mangası Giresun uşaklarından oluşturulur. Mustafa Kemal Paşa'nın ilk muhafızları Gümüşreisoğlu Mustafa Kaptan, Ahmetcanoğlu Kırlak Hüseyin, Tığlıoğlu Ömer, Soluoğlu Hüseyin, Aşıkoğlu Galip, Alişıhoğlu Mehmet, Yılancıoğlu Hasan, Osmanoğlu Ali, Osmanoğlu Sarı Mustafa, Kemençeci Köseoğlu Hamit'tir.Osman Ağa adamlarına aldıkları görevin çok ciddi olduğunu söyler ve sözlerine devam eder: "Paşa Hazrtlerinin muhafazası yalnız ve yalnız size aittir. Onu her yerde siz koruyacaksınız. Uçan kuştan dahi. Paşa Hazretlerine en ufacık bir şey olura kendinizi yok bilin. Hatta ve hatta geride bıraktıklarınızı da!"(Beyoğlu, 2009)
Karadeniz Bölgesindeki Pontusculuk faaliyetlerinde, TBMM karşı çıkan isyanlarda Giresunlular büyük fedakârlıklar göstermişlerdir. Oluşturulan 42. ve 47. Alaya ait Giresunluların büyük çoğunluğu Sakarya Meydan Muharebesinde şehit düşmüştür.
Topal Osman Ağa’nın ölümüne kadar Mustafa kemal Atatürk’ün muhafızlığını yani ilk cumhurbaşkanlığı muhafız birliğini Giresunlular oluşturmuştur.
Hem Safevi Devletinin kuruluşunda hem de Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasında etkili rol oynayan ecdat; vatanseverlikleri ile bizlere rol model olmaya devam etmektedirler.
Milli Mücadelenin başlamasının 106.yıldönümünde bu aziz yiğitleri bir defa da rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.