Elin delisine geçti sözümüz.
Evin velisine kaldık biçare.
Taa ötelerden anlaşıldı özümüz,
Gözler önünde meçhulüz ne çare.
Yanlışlara düştü gözümüz.
Hatadan imtina ederken özümüz.
Kırdık gönülleri, kırıldı gönlümüz
Şimdi bin özür dilesek ne çare.
İçimiz kan ağlarken dosta olduk tebessüm
Yüzler güldürdük; mutluluk oldu kördüğüm
Bir kuruşa satılmaz haraç mezat sözüm
Şimdi bin cümle etsek ne çare.
Düştük oyunlara bilgisiz cahilce
Doğruyu aradık büyük yalanlar içinde
Yalana yer olmazmış doğruluğun içinde
Gerçeği gördük, çok geç ne çare.
Kalsak şimdi yabancı ırak ellerde
Yalnızlık çökecek gayrı yüreğimize
Pişmanım desek en sevdiklerimize
Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz ne çare.
Muhammed Furkan Geldi