Ülkemizde genel olarak liyakatın olmayışının olimpiyatlara ve spora da yansıdığını düşünüyorum. Bizim neslimiz çok yetenekli ancak maalesef işi bilmeyen, bulunduğu kurumla hiçbir alakası olmayan kibirli yöneticiler ve yetki sahibi kişiler tarafından heba oluyor. Örnek vermek gerekirse yıllardır bir satranç milli sporcusuyum. Burada anlatamayacağım kadar saçma olaylar yaşadım. (defalarca kez) Tabi ki bu saçma olayları sadece ben yaşamadım, diğer arkadaşlarımın da aynı durumları yaşadığına şahit oldum. Bu durumları yaşayan ve maddi durumu çok iyi olmayan çok yetenekli arkadaşlarımın sporu bıraktığına şahit oldum. (böyle bir ortamda devam edebilmek gerçekten çok güçlü bir psikoloji ve mental istiyor)
Eminim ki bu anlam veremediğim saçma olayları diğer branşlardaki birçok Türk sporcu yaşıyor ve yıpranıyor.
Olimpiyatlarda tüm sporcularımızın ellerinden geldiğini yaptığına eminim ancak başarı ve elit bir sporcu olmak için belli bir yerden sonra teknik/ profesyonel destek almanız şart. + Dünya Şampiyonluğu & altın madalya kazanmak için hangi spor olursa olsun ciddi bir maddi ve teknik destek şart. Kimsenin sadece evinde bireysel antrenman yaparak kısıtlı imkanlarla altın madalya kazandığını düşünmüyorum.
Peki Cem Kaan güzel diyorsun da çözüm ne?
Çok basit. İşi bilen insanları, o branşla ilgili daha önceden tecrübesi olan insanları atayacaksın. Bir Spor yöneticisi atayacaksan atadığın kişi o pozisyonun gereksinimlerini karşılayabilecek nitelikte olmalı. Özellikle sporun doğasında rekabet olduğunu bilmeyen, antrenman yapmadan başarı bekleyen adamları uzak tutacaksın. Mesela satranç milli takım oyuncularına sormak lazım bu seneye kadar kaç kere milli takım kampı yapılmış. Antrenman yapmadan milli maça çıkan bir futbol takımı düşünün mesela :)
Kısaca atamış olmak için adam atamayacaksın. Bu insanların bir faydası olmadığı gibi hiçbir şey bilmedikleri için zararları oluyor. Genelde bu tarz yöneticilerle yaşananları Bir örnek ile anlatayım:
Bir yönetici sporculara ihtiyaçlarını soruyor. Sporcular ihtiyaçlarını söylüyor ve o yönetici bunları not alıyor ve üst yöneticisine veya başkana iletiyor. Sonrasında ise bu tarz vakalarının %99 unda iş ya bir şekilde yokuşa sürülüyor ya da yapacağız tamamdır notlarımızı aldık gibi ifadelerle geçiştiriliyor ve günün sonunda yapılmıyor tabi ki :)
Sonuncu önerim ise 2.resimde gördüğünüz ve genellikle sporda çok başarılı ülkelerin (ABD, ÇİN vb) uyguladığı yöntem:
Dünya Şampiyonu & altın madalya kazanma potansiyeli olan sporculara özel önem vereceksin ve eğitim sisteminde esneklik sağlayacaksın. ( bizim eğitim sistemimiz de çok kötü ancak buna bu yazıda değinmek istemiyorum)
Mesela her spor federasyonu Dünya Şampiyonu & Olimpiyat Şampiyonu olabilecek sporcuları belirleyebilir ve bunu gerekli yerlere bildirebilir. Sonrasında bu sporcuların üzerlerine daha fazla düşülebilir. ( diğer sporcuların hakkını yemeden)
Şu an Türkiye’nin satrançta Dünya Şampiyonu olabilecek iki tane oyuncusu var. Bu sporcular özel sponsor aramak zorunda kalmamalı. Gerekli ekstra imkanlar resmi kurumlar tarafından sağlanmalı diye düşünüyorum. (Herhangi bir branşta dünya Şampiyonu çıkaracaksak ben vergilerimizin bu konuda kullanılmasından memnuniyet duyarım.)
Bu arada Dünya Şampiyonu olabilecek sporcuları yetiştirmek için altyapın sağlam olmalı. Bu da yine liyakat demek.
Dediğim gibi Çin ve ABD’nin ilk 2 sırada olması tesadüf değil. Spora ve sporculara ciddi yatırım yapıyorlar ve karşılığını da alıyorlar. Günümüz erkek ve kadın satranç dünya şampiyonları da Çinli. Yine aynı şekilde Top 100 de hem erkeklerde hem kadınlarda birçok oyuncusu bulunmakta.
Kısacası hiçbir başarı tesadüf değildir. Arkasında aylarca emek vardır.
Muhtemelen bu yazı bir durum tespiti yazısı olarak kalacak ama olsun. Ben yine de düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.
İlerleyen yıllarda teknolojiye ve spora daha çok önem veren bir Türkiye olmamızı temenni ediyorum.