Son zamanlarda çok sık duyduğumuz ama cevabını henüz bulamadığımız bir sorudur bu. Nereye gittiğini bilmiyor olsak da artık pek hayatımızda olmadığı kesin. Ne zaman insana yakışmayan bir konuyu gündeme taşısam etrafımdakiler ağız birliği etmişçesine “Artık herkes böyle” deyip geçiştiriyor. Peki neden böyle? Düşünmüyoruz hiç bunun sebebini. Mesela insanlarla selamlaşmamayı ilk kim başlattı? Teşekkür ve rica etmeyi, özür dilemeyi, anlayışlı ve nazik olmayı ilk kim zayıflık olarak gördü?
İnsanlık nereye gitti bilinmez ama neden gittiğini anlayabiliriz belki. Mesela önceden toplum bireyleri kültürel değerlerle yetişirdi. Her nesil kendinden öncekilerden aldığı kültürü bir sonraki nesle aktarırdı. Belki ufak tefek değişimler olurdu ama yine de yerleşik bir kültürel değer ve korunan bir yapı vardı.
Şimdi bireyleri yetiştiren fonksiyonlar neler? İnternet, sosyal medya, televizyon dizileri… Kısaca popüler kültürün alt bileşenleri.
İnsanlar toplumsal yaşam alanlarını terk edip buralarda zaman geçirmeye başladı. Kafasını telefondan kaldırıp iki cümle kurmak zor geldi. Sonra da bu davranış biçimi alışkanlığa dönüştü.
Dizilerde marjinal tiplemeler toplumda büyük yankılar uyandırdı. Kabalık ve küstahlık meziyet sayıldı. Ukalalık, zekâ göstergesi gibi algılandı. İncelik, zayıflık gibi gösterildi. Bu şekilde değişime direnenler de grup normlarına uymak zorunda bırakıldı. Uymayanlar dışlandı. Dışlanmayı umursamayıp direnenler ise güç yetiremeyen bir kesimdi. Sonra herkes sadece “İnsanlık öldü!” demekle yetindi.
Sizi bilmem ama ben yetinmiyorum. İnsanlara marketten çıkarken “İyi günler” diyorum. Mesajlara emojilerle değil cümlelerle cevap veriyorum. Teşekkür ediyor, -kusura bakmayın- diyorum. Öğrencilerim söylesin diye beklemeden “Günaydın” “İyi dersler” dileklerinde bulunuyorum. Sokakta birine “Yardıma ihtiyacınız var mı?” diye soruyorum. Üstelik yalnız da değilim. Geçen gün durakta bir kadın “Köpekten korkuyorsan ben geçireyim seni.” dedi. Öğrencilerime karne hediyesi hazırlamak için malzeme alırken dükkandaki abi de kurdeleyi hediye etti. Ben de içimden “İnsanlık ölmemiş.” dedim.
O zaman yapalım biz bunları. Toplum insanlarla hayat bulur. Biz olduğumuz için toplum var, toplumsal hayat var. Bu hayatı koruyalım, insanlığımızdan güzellikler katalım. İnsanlığı birlikte yaşatalım.