Biz insanların bilinç altına yerleştirdiğimiz kavramlar, ne zaman zayıf bir an bulurlarsa işte o anda hemen açığa çıkar.
Sizin için çok önem taşıyan, değerli bir dostunuza, sırdaşınıza bir sırınızı verirken: Sakın hiç kimse duymasın, aman kimseye söyleme, eğer söylersen ölümü gör gibi telkinlerde bulunursanız, bilin ki, bu çok gizli kalması gereken önemli sırınızın çok kısa bir zamanda, açığa çıkacağından hiç şüpheniz olmasın zira bilinç altı teorileri bunu ısrarla öyle ön görüyor.
Hani, duymuşsunuzdur, bir “Atasözü” vardır ya: “Sırını verme dostuna, dostun söyler dostuna seni sararlar sonra koyun postuna”
Psikiyatrinin ve Psikolojinin vazgeçilmez babası sayılan büyük üstat “Sigmund Freud” bilinç altı teorisini anlatırken, şöyle ilginç bir hikayeyi (Story) dile getirir: Zamanlardan birinde bir kilise Papazı'nın çok önemli bir misafiri gelecektir. Dini meslek yaşamında çok büyük bir önem taşıyor bu ziyaret o Papaz için zira gelecek olan kişi Baş Papaz. Baş Papaz'ın burnu normalden çok daha büyük olduğu için, müthiş kompleksleri vardır. Yanında birisi eğer farkında olmadan, konuşma esnasında “Burun” kelimesini kullanırsa; Baş Papaz öylesine sinirlenir ki, etrafında ne varsa, her şeyi tahrip eder yakıp yıkar ortalığı viraneye çevirir. Bunun üzerine ev sahibi Kilise Papazı, birbirinden güzel, iki kızını yanına çağırır onların yanına oturmalarını ister; “Benim güzel kızlarım biliyorsunuz Baş Papaz bize misafir gelecek o benim için çok önem taşıyor, zira benim şefim iş yaşamımın geleceği ondan soruluyor. Fakat beyefendinin burnu anormal derecede büyük olduğu için, kompleksleri vardır; yanında Burun kelimesini sakın ola kullanmayın.” Kızlar Burun kelimesini bilinç altına yerleştirirler. Burun denmeyecek, burun denmeyecek diye defalarca tekrarlarlar (Kızları olan bu Papazın, protestan olması gerekiyor çünkü katolik Papazların evlenme yasağı vardır; Hıristiyanlıkta. Onlar yaşamlarını bekar olarak idame ettirmek zorundadır.)
Her neyse o gün gelir çatar Baş Papaz gelmiştir artık yemekler hiç kusursuz hazırlanmış; masalara düzenli bir şekilde dizilmiş sonra da neşe içinde zevkle yenmiştir. Fakat, yemek sonrası, işte ne olmuşsa ondan sonra olmuştur. Kahveler pişirilir; güzel kızlardan biri, tablet üstünde özenle Baş Papazın kahvesini sunarken: “Beyefendi burnunuza şeker alır mıydınız?” der demez kıyamet işte o zaman kopar. “Bayan siz ne dediğinizin farkında mısınız?” diye avazının çıktığı kadar bağırır Baş Papaz. Sonra hızla ayağa kalkar her tarafı dağıtıp, tahrip ederek, taşı taş üstünde koymaz; her yeri birbirine katar, savaş yerine çevirir sonra da evin kapısını hızla çarparak, orayı terk edip, hızlı adımlarla çeker gider Baş Papaz. Kısacası Papazın güzel kızı, elinde olmadan bir çuval inciri berbat etmiş, zavallı papaz da korktuğu düşten ölmüştür böylece Papaz olan babasının da din adamı Papazlık kariyerini bitirmiştir elinde olmadan. İşte bilinç altının hazin hikayesi böylece son bulur. Siz siz olun, hiç kimseye önemli sırlarınızı vermeyin; bu kişi çok iyi ve yakın bir dostunuz bile olsa...
Sağlıcakla Kalın.